Yazar — Utku UZUNOĞLU
Türk Kültürel Mirasının Dijital Korunması

Asırlar boyunca Türkler, ayak bastıkları topraklarda derin izler bırakmış, medeniyetler kurmuş ve bu toprakları bir vatan haline getirmiştir. Bu mirası doğru bir şekilde belgelemek ve geleceğe aktarmak, tarihimizle olan bağımızı güçlendirmenin yanı sıra, kültürel kimliğimizi korumak açısından da hayati bir öneme sahiptir.
Yunan, Ermeni ve diğer Hristiyan tarihçiler tarafından Türkiye’de bulunan ya da var olduğu iddia edilen okullar, dini tesisler ve mezarlıklar, çevrimiçi haritalar aracılığıyla işaretlenmekte ve bu konumlara ilişkin tarihi belgeler ya da kişisel yorumlar işlenmektedir. Bu haritalar, bu tarihsel araştırmalarla ilgilenen kişilere ve internet üzerinden geniş bir kitleye ulaşmaktadır. Ancak, bu çalışmalar bazı Hristiyan topluluklar arasında Türkiye topraklarının aslında Hristiyan toprakları olduğu ve Türklerin bu bölgelerde işgalci olarak bulunduğu yanılgısına yol açmaktadır.
Ermeni ve Yunan tarihçileri tarafından yürütülen bu tür çalışmaların bir örneği, Ermeni diasporasının çevrimiçi platformlar aracılığıyla kaybolduğu ya da geçmişte var olduğu iddia edilen dini ve kültürel yapıları işaretleyerek, bu iddia edilen yapıların mirasını korumaya çalışmasıdır. Özellikle Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesinde, Ermeni kilise, mezarlık ve manastırlarının sistematik olarak yıkıldığı iddialarına karşılık dijital haritalar, bu bölgelerde varlığı iddia edilen Ermeni kültürel varlıklarını hatırlatmak amacı taşımaktadır.
“Ülke kılıçla fethedilir, kalemle korunur.”
Yusuf Has Hacib

Coğrafi bilgi sistemlerinin (CBS) kullanımı, dijital haritaların oluşturulması ve Osmanlı-Türk mirasının belgelenmesi, sadece akademik açıdan değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel kimliğinin uluslararası arenada savunulması açısından da büyük önem taşımaktadır. Türk tarihçiler ve coğrafyacılar tarafından yapılacak bu tür çalışmalar, tarihi dengeyi sağlamak ve Türkiye’nin kültürel mirasını koruma çabasının bir parçası olarak kritik bir rol oynayacaktır.
Ancak, Osmanlı ve öncesi dönemde Türklerin fethedip imar ettikleri topraklarda bu tür dijital belgelerin hazırlanması ve Türkiye’nin kültürel mirasının sistematik bir şekilde çevrimiçi haritalara işlenmesi konusunda yeterli çalışmalar bulunmamaktadır. Bu durum, yalnızca tarihi yanlış anlamalara yol açmakla kalmamakta, aynı zamanda Türk tarihinin yeterince belgelenememesi nedeniyle mirasın unutulması riskini de taşımaktadır.
Türklerin fethettiği ve üzerinde medeniyet kurduğu her bölgede, coğrafi bilgi sistemlerinin (CBS) kullanılarak dijital haritaların hazırlanması, tarih araştırmacıları için önemli bir rehber olacaktır. Aynı zamanda, Türklerin bu topraklardaki derin izlerini görünür kılmak, atalarımızın mirasını korumak ve Türkiye’nin bir Türk vatanı olduğu gerçeğini tüm dünyaya göstermek için de elzemdir. Bu sebeple, Türk haritacılarının ve coğrafi bilgi sistemleri uzmanlarının bu alanda daha fazla görev üstlenmesi, milli bir sorumluluk olarak değerlendirilebilir.
